Türkiye'nin üç büyük şehri olan Ankara, İstanbul ve İzmir’in mimari yapısını değerlendiren Aura Design Kurucusu Mimar Filiz Cingi Yurdakul, kentlerin ortak sorunlarına dikkat çekti. Yurdakul, kent planlamasında bütüncül bir yaklaşımın olmamasının ve mimari sürekliliği destekleyen kültürel politikaların yetersizliğinin, kent kimliğini zayıflattığını vurguladı.
İzmir’de artan nüfus özgün mimariyi etkiliyor
İzmir’in ise planlama açısından daha potansiyelinin daha yüksek olduğunu ancak burada da parçalı planlama anlayışının mimari niteliği sekteye uğrattığını belirtti. "İzmir’de denizle kurulan ilişki ve deniz kenarı mevcut mimari yapı dili, yüksek potansiyel barındırıyor; ancak kıyı şeridi ve merkezdeki yapılaşma, bu potansiyeli mimari olarak yeterince yansıtmıyor. Ayrıca kentin artan nüfus baskısı, kentsel dönüşümler ve hızlı konut üretimi, özgün mimari üretimi geri plana atıyor" dedi. Mimar Filiz Cingi Yurdakul, üç büyük şehir için de ortak çözümün, mimarlığın yalnızca bir inşa faaliyeti değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk alanı olarak görülmesiyle mümkün olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı: "Standart yapılaşma koşulları artık büyük ölçüde mimarların yaratıcı yaklaşımlarını değil, müteahhitlerin kâr ve yoğunluk önceliklerini yansıtıyor. Cephe kurguları birbirinin tekrarı olan, mimari karakter taşımayan yapılar kent kimliğini aşındırıyor. Mimarlığın toplumsal işlevi görünmez hale geliyor. Bu anlayışı değiştirmeden sürdürülebilir, insan odaklı ve hafızası olan kentler inşa etmek mümkün değil."
Yorumlar